Belirteçler/Quantifiers
Quantifiers nicelik sıfatları davdenebilir?…Kurduğumuz cümlelerde anlattığımız nitelediğimiz şeyin ..kaç tane ..ne kadar olduğunu belirtmek için kullanılan kelimelerdir.
Quantifiers, İngilizcede sayılabilen veya sayılamayan isimlerle birlikte kullanılan ve miktarı veya derecesini ifade eden kelimelerdir. Bir tür belirteç olarak kabul edilirler ve isimlerin niceliklerini belirtmek için kullanılırlar.
Quantifier’lar, belirli bir sayıyı ifade edebilir veya genel bir miktar, derece veya miktar belirtebilir. Ayrıca, belirsiz bir sayı veya miktarı da ifade edebilirler.
Belirteçler/Quantifiers
all | isimden önce of the + isim of + nesne zamiri + zaman dilimi |
both | both a and b of the + isim of+ mesne zamiri cümle ortasında |
any | + isim any-thing,body,where olumlu cümlede anlam.hangisi önemli değil |
most | + isim of the + isim of + nesne zamiri |
no | +isim no-thing,body,where |
none | of+noun/pronoun |
Quantifiers, isimlerle birlikte kullanılarak onların miktarını veya derecesini belirtirler. Ayrıca, cümlelerin anlamını ve vurgusunu değiştirebilirler. Özellikle nicelik veya miktarı ifade etmek için sıklıkla kullanılırlar.
bazı quantifiers hem olumlu hem de olumsuz cümlelerde kullanılabilir. Örneğin, “some” quantifier’ı, bir şeyin varlığını veya yokluğunu ifade etmek için kullanılabilir. Aşağıda, quantifier’ların olumlu ve olumsuz cümlelerde nasıl kullanılabileceğine dair örnekler verilmiştir:
- Olumlu cümlelerde:
- I have some apples. (Bazı elmalara sahibim.)
- There is a little milk left in the bottle. (Şişede az biraz süt kaldı.)
- She has several books on her shelf. (Rafında birkaç kitap var.)
- Olumsuz cümlelerde:
- I don’t have any apples. (Hiç elma yok.)
- There isn’t much milk left in the bottle. (Şişede pek az süt kaldı.)
- She doesn’t have many books on her shelf. (Rafında pek çok kitap yok.)
Quantifiers, cümlenin anlamını ve vurgusunu değiştirebilir. Bu nedenle, quantifier’ları doğru bir şekilde kullanmak önemlidir.
Sayılabilen isimlerle
Bu Quantifiers, sayılabilen isimlerin miktarını ifade etmek için kullanılır.
Few
“few” quantifier’ı sayılabilen isimlerle birlikte kullanılır. “Few,” sayılabilen isimlerin miktarını ifade etmek için kullanılan bir quantifier’dır ve “birkaç,” “az” anlamlarını taşır.
Few people attended the meeting.
Toplantıya az sayıda insan katıldı.
He has few friends in this city.
Bu şehirde az sayıda arkadaşı var.
There are few apples left in the basket.
Sepette az sayıda elma kaldı.
He has few opportunities to travel.
Seyahat etmek için az fırsatı var.
Görüldüğü gibi, “few” Quantifiers arasında sayılabilen isimlerle kullanılır ve az sayıda olan bir şeyi ifade eder.
Few çok az ..yeterli değil..anlamıyla olumsuz anlam taşır. Başında genelde very/çok ile kullanılır.
Fewest ..few’ın üstünlük karşılaştırmasıdır.
The fewest de en üstünlük karşılaştırmasıdır.
A few
Anlamı birkaç..birkaç tane…çok az ..biraz var…olsa da olumlu anlam taşır.
I have a few books on my shelf.
Rafımda birkaç kitap var.
She made a few mistakes in her presentation.
Sunumunda birkaç hata yaptı.
Many
Anlamı birçok
I have many friends.
Birçok arkadaşım var.
Onun birçok kitabı var.
she/he has many books.
Many students attended the lecture.
Birçok öğrenci dersi takip etti.
Several
Anlamı: birkaç, birkaç tane, çeşitli
I invited several friends to the party.
Partiye birkaç arkadaşımı davet ettim.
I told her to study several times.
Ona birkaç kez ders çalışmasını söyledim.
Hem sayılabilen hem sayılamayan isimlerle
Bu quantifiers, hem sayılabilen hem de sayılamayan isimlerin miktarını ifade etmek için kullanılır.
Bunların bazıları some, any, not any, enough, all, more, most, less, least, no, none, some, plenty of, Lot of, part of the, enough, half of the ,none of the, the other
Some
Anlamı: bazı
There are some books on the shelf.
Rafın üzerinde bazı kitaplar var.
She bought some bread from the bakery.
Fırından bazı ekmekler aldı.
Can I have some water, please?
Lütfen biraz su alabilir miyim?.
She bought some groceries from the store.
Marketten bazı yiyecekler aldı.
We need some information about the event.
Etkinlikle ilgili bazı bilgilere ihtiyacımız var.
Any
Anlamı: herhangi bir
Do you have any questions?
Herhangi bir sorunuz var mı?
I don’t have any money.
Herhangi bir param yok.
Is there any milk in the fridge?
Dolapta herhangi bir süt var mı?
Not any
Anlamı: hiçbir
There aren’t any books on the table.
Masada hiç kitap yok.
He doesn’t have any siblings.
Hiç kardeşi yok.
We didn’t find any information about the topic.
Konuyla ilgili hiç bilgi bulamadık.
enough
Anlamı: yeterli
I have enough time to finish the project.
Proje bitirmek için yeterli vaktim var.
He doesn’t have any siblings.
Hiç kardeşi yok.
Did you eat enough food?
Yeteri kadar yemek yedin mi?
All
Anlamı: hepsi,tüm
Farklı şekillerde ,anlamlarda kullanılır..bütün,tüm,hepsi,her,hep…anlamlarındadır.
All students passed the exam.
Tüm öğrenciler sınavı geçti.
She ate all the cake.
Tüm keki yedi.
We finished all the work before the deadline.
Tüm işleri süresinden önce bitirdik.
The,aitlik …bildiren sayılamayan isimler ve sayılabilen çoğul isimlerden
önce kullanarak gerçekliği ,nesnelliği olan bir topluluktan bahseder.
All – (the,my,your…) -isim
Bir olaydan bahsettiğinizi düşünün. Olayda birden fazla kişi var ve hepsi yaralı..işte ‘all’ kullanırız. Bu olaya dahil olan ..yani bir gruba dahil olan somut bir kalabalığı ifade eder.
Bütün insanlar yaralandı.
All the people were hurt.
Bu kazada bütün insanlar yaralandı.
All the people were injured in this accident.
Tüm yemeğini yedim.
I ate all her food.
Tüm saçımı boyadım.
I dyed all my hair.
sayılamayan isimler ve sayılabilen çoğul isimler ile tek başına kullanılır
Böyle bir durumda belli soyut bir topluluğu ifade eder.
Kavramsal bir ifade vardır.
All – isim

Bütün kediler sevimlidir.
All cats are cute.
Bütün zebralar siyah ve beyazdır.
All zebras are black and white.
All of
Anlamı: hepsi,
All of – çoğul zamirler
Hepimiz ingilizce konuşabiliriz
All of us can speak english
All of – soru ve ünlem cümleleri
All-that,this..sayılamayan isimler ile kullanılabilir.
all that,this – sayılamayan isim
Tarladaki tüm bu pirinç hasat edilecek mi?
Will all this rice in the field be harvested?
Bütün bu şekeri koymayın!
Don’t put all this sugar!
All of – soru ve ünlem cümleleri
All-these,those..sayılabilen isimler ile kullanılabilir.
all those,these – sayılabilen isim
Tüm bu bitkilerin sodyuma ihtiyacı var mı?
Are all those plants need sodium?
Did you put all those eggs in the basket?
Bütün şu yumurtaları sepete koydun mu?
All + zaman dilimi
I smoke all day.
Bütün gün sigara içiyorum.
I go to English course all week.
Bütün hafta İngilizce kursuna gidiyorum.
More
Anlamı: daha fazla,
I need more time to complete the task.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacım var.
Can you give me more information?
Daha fazla bilgi verebilir misiniz?.
He wants more money for the project.
Proje için daha fazla para istiyor.
Most
Anlamı: çoğu,en
Most people prefer coffee over tea.
Çoğu insan çay yerine kahveyi tercih eder.
She visited most of the countries in Europe.
Avrupa’daki çoğu ülkeyi ziyaret etti.
Most students completed the assignment on time.
Çoğu öğrenci ödevi zamanında tamamladı.
Less
Anlamı: daha az
Most people prefer coffee over tea.
Çoğu insan çay yerine kahveyi tercih eder.
She visited most of the countries in Europe.
Avrupa’daki çoğu ülkeyi ziyaret etti.
Most students completed the assignment on time.
Çoğu öğrenci ödevi zamanında tamamladı.
Least
Anlamı: en az
He is the least qualified candidate for the job.
İş için en az nitelikli aday o.
This option has the least amount of risk.
Bu seçenek en az risk içeriyor.
I have the least interest in that topic.
O konuda en az ilgim var.
No
Anlamı: hiç, yok
There is no milk in the refrigerator.
Buzdolabında hiç süt yok.
There are no chairs available in the meeting room.
Toplantı odasında hiç boş sandalye yok.
None
Anlamı: hiçbiri
None of the students passed the test.
Öğrencilerin hiçbiri sınavı geçemedi.
None of the answers were correct.
Verilen hiçbir cevap doğru değildi.
plenty of
Anlamı: bol miktarda
There are plenty of chairs for everyone.
Herkes için bol miktarda sandalye var.
She has plenty of time to finish the task.
Görevi bitirmek için bol miktarda zamanı var.
We have plenty of food for the party.
Parti için bol miktarda yiyeceğimiz var.
a lot of
Anlamı: çok ,birçok
He has a lot of friends.
Çok fazla arkadaşı var.
I have a lot of work to do today.
Bugün yapmam gereken çok iş var.
They bought a lot of souvenirs from their trip.
Yolculuktan çok sayıda hatıra eşyası satın aldılar.
part of the
Anlamı: bir kısmı
He is part of the team.
O, takımın bir parçası.
She played a part of the song on the piano.
Piyanoda şarkının bir kısmını çaldı.
We are part of the larger organization.
Daha büyük bir kuruluşun bir parçasıyız.
half of the
Anlamı: yarısı
Half of the students are from different countries.
Öğrencilerin yarısı farklı ülkelerden.
She ate half of the pizza.
Pizzanın yarısını yedi.
We have completed half of the project.
Projenin yarısını tamamladık.
none of the
Anlamı: hiçbiri
None of the students passed the exam.
Öğrencilerin hiçbiri sınavı geçmedi.
None of the doors were locked.
Kapılardan hiçbiri kilitli değildi.
None of the options are suitable.
Seçeneklerin hiçbiri uygun değil.
the other
Anlamı: diğer
She took one book and left the other on the shelf.
Bir kitap aldı ve diğerini rafta bıraktı.
He likes one flavor of ice cream, but the other flavors he doesn’t enjoy.
Bir çeşit dondurmayı sever, ancak diğer çeşitleri beğenmez.
Some people chose one route, while the other group chose a different route.
Bazı insanlar bir rota seçti, diğer grup ise farklı bir rota seçti.
Sayılamayan isimlerle
- Bu quantifiers, sadece sayılamayan isimlerin miktarını ifade etmek için kullanılır.
- Much: çok
- Little: az
- A little: biraz
- A lot of: çok, birçok
- a bit of
- a drop of
- a small amount of
- a great amount of
Much
Anlamı: çok
There is much traffic on the road.
Banka hesabında çok para yok.
He doesn’t have much money in his bank account.
Banka hesabında çok para yok.
We don’t have much time left before the deadline.
Son teslim tarihinden önce çok fazla zamanımız kalmadı.
Little
Anlamı: az
She has little patience for waiting.
Beklemek için az sabrı var.
There is little water in the bottle.
Şişede az su var.
He has little knowledge about art history.
Sanat tarihi hakkında az bilgisi var.
A little
Anlamı: biraz
Can I have a little sugar in my coffee, please?
Lütfen kahvemde biraz şeker olabilir mi?
She made a little progress in her studies.
Çalışmalarında biraz ilerleme kaydetti.
I have a little free time this afternoon.
Bugün öğleden sonra biraz boş vaktim var.
A bit of
Anlamı: biraz
Can you give me a bit of advice?
Bana biraz tavsiye verebilir misin?
She added a bit of salt to the soup.
Çorbaya biraz tuz ekledi.
A drop of
Anlamı: bir damla
Please put a drop of lemon juice in the water.
Limon suyundan bir damla suya ekleyin lütfen.
He only needs a drop of perfume.
Sadece bir damla parfüme ihtiyacı var.
A small amount of
Anlamı: biraz, az miktarda
Add a small amount of sugar to the mixture.
Karışıma biraz şeker ekleyin.
She has a small amount of cash in her wallet.
Cüzdanında az miktarda nakit parası var.
A great amount of
Anlamı: çok, büyük miktarda
They spent a great amount of money on their vacation.
Tatillerinde büyük bir miktar para harcadılar.
The company invested a great amount of resources into research and development.
Şirket, araştırma ve geliştirmeye büyük miktarda kaynak yatırdı.