İngilizce geçmiş zaman, gerçekleşmiş veya tamamlanmış eylemleri ifade etmek için kullanılan bir zaman şeklidir. Geçmiş zamanda gerçekleşen olaylar, konuşma anından önceki bir zamana ait olabilir.
İngilizce geçmiş zaman sınıflandırılması aşağıdaki şekilde olabilir:
- Geçmiş Zaman (Simple Past Tense): Bu zaman şekli, geçmişte tamamlanmış veya bir defalık gerçekleşen eylemleri ifade eder. Fiilin ikinci hali (V2) kullanılır. Örnek: I visited my grandmother last weekend. (Geçen hafta sonu büyükannemi ziyaret ettim.)
- Geçmişte Sürekli Olarak Gerçekleşen Eylemler (Past Continuous Tense): Bu zaman şekli, geçmişte bir süre boyunca devam eden eylemleri ifade eder. “Was/were + fiilin -ing hali” şeklinde kullanılır. Örnek: They were playing soccer when it started to rain. (Yağmur yağmaya başladığında futbol oynuyorlardı.)
- Geçmişteki Alışkanlıklar (Used to/Would): Bu yapı, geçmişte tekrarlayan veya alışkanlık halinde gerçekleşen eylemleri ifade eder. Örnek: I used to play the piano when I was younger. (Daha gençken piyano çalardım.)
- Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Eylemler (Past Perfect Tense): Bu zaman şekli, geçmişte bir olayın diğerinden önce gerçekleştiğini ifade eder. “Had + fiilin üçüncü hali (V3)” şeklinde kullanılır. Örnek: They had already left when I arrived at the party. (Partiye vardığımda onlar zaten gitmişti.)
- Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Sürekli Eylemler (Past Perfect Continuous Tense) : Bu zaman şekli, geçmişte bir olayın diğerinden önce ve sürekli bir şekilde gerçekleştiğini ifade eder. “Had been + fiilin -ing hali” şeklinde kullanılır. Örnek: She had been studying for hours before the exam. (Sınavdan önce saatlerce çalışıyordu.)
İngilizce geçmiş zaman şekilleri, geçmişteki eylemleri, durumları ve alışkanlıkları ifade etmek için kullanılır. Örnek cümlelerdeki fiillerin geçmiş zaman formlarını ve yardımcı fiilleri dikkate alarak geçmiş zamandaki farklı yapıları anlamak önemlidir.
Geçmiş Zaman
(Simple Past Tense)
İngilizce geçmiş zaman / Geçmiş zaman (Simple Past Tense), İngilizce’de geçmişte tamamlanmış veya bir defalık gerçekleşen eylemleri ifade etmek için kullanılan bir zaman şeklidir. Geçmiş zamanda gerçekleşen eylemler, konuşma anından önceki bir zamana ait olabilir. İşte geçmiş zamanın kullanımı ve oluşturma şekliyle ilgili ayrıntılar:
Gerund ve participle konu anlatımlarına da bakabilirsiniz.
Oluşturma
Olumlu Cümle
Özne + Geçmiş Zaman (fiilin ikinci hali/V2) + Nesne
Örnek: I watched a movie last night.
Dün gece bir film izledim.
Olumsuz Cümle
Özne + Did not/Didn’t + Geçmiş Zaman (fiilin ikinci hali/V2) + Nesne
They didn’t visit us yesterday.
Dün bizi ziyaret etmediler.
Soru Cümlesi
Did + Özne + Geçmiş Zaman (fiilin ikinci hali/V2) + Nesne?
Did you finish your homework?
Ödevini bitirdin mi?
Kullanımı
Geçmişte tamamlanmış veya bir defalık gerçekleşen eylemleri ifade eder.
Belirli bir zamanda gerçekleşen geçmiş olayları anlatır.
Geçmişteki alışkanlıkların veya sürekli gerçekleşen eylemlerin ifadesinde “used to” veya “would” ile birlikte kullanılır.
Geçmişteki genel gerçekleri ifade eder.
She lived in London for five years.
Beş yıl boyunca Londra’da yaşadı.
We played soccer every weekend when we were kids.
Çocukken her hafta sonu futbol oynardık.
Did you enjoy the concert last night? .
Dün gece konserden keyif aldınız mı?
Düzensiz Fiiller
Bazı fiillerin geçmiş zaman formları düzensiz olabilir ve kurallı bir ek almadan değişebilir.
Düzensiz Fiil | Anlamı | V2 |
---|---|---|
go | gitmek | went |
eat | yemek | ate |
see | görmek | saw |
give | vermek | gave |
Geçmiş zaman, geçmişte gerçekleşen eylemleri anlatmak için sıklıkla kullanılan bir zaman şeklidir. Düzenli fiillerde fiilin ikinci hali (V2) kullanılırken, düzensiz fiillerin geçmiş zaman formları ayrı olarak öğrenilmelidir.
Bu zaman için kullanılan bazı zaman zarflar
Yesterday | dün |
Last night | dün gece |
Last week | geçen hafta |
Last month | geçen ay |
Last year | geçen yıl |
ago | önce |
in the past | geçmişte |
in 1999 | 1999’da |
once | bir kez |
long ago | uzun zaman önce |
I saw her yesterday.
Onu dün gördüm.
They watched a movie last night.
Dün gece bir film izlediler.
We traveled to Paris last week.
Geçen hafta Paris’e seyahat ettik.
He finished his project last month.
Geçen ay projesini tamamladı.
She visited her grandparents last year.
Geçen yıl büyük ebeveynlerini ziyaret etti.
They moved to a new city three months ago.
Üç ay önce yeni bir şehre taşındılar.
He was born in 1999.
O, 1999’da doğdu.
They used to play together in the past.
Eskiden birlikte oynarlardı.
I met him once before.
Daha önce bir kez onunla tanıştım.
They lived in that house long ago.
Uzun zaman önce o evde yaşadılar.
Bu zaman zarfları, geçmişte gerçekleşen eylemleri belirli bir zaman diliminde tanımlamak veya bir olayın zamanını vurgulamak için kullanılır. Ancak, bu liste tamamlanmamıştır ve daha fazla zaman zarfı da mevcuttur. Kullanılan zaman zarfları, cümledeki anlamı ve zamansal ilişkiyi vurgulamak amacıyla seçilir.
Geçmişte Sürekli Olarak Gerçekleşen Eylemler
(Past Continuous Tense)
Geçmişte sürekli olarak gerçekleşen eylemleri ifade etmek için İngilizce geçmiş zaman/Past Continuous Tense (Geçmişte Sürekli Olarak Gerçekleşen Eylemler) kullanılır. Bu zaman şekli, geçmişte bir süre boyunca devam eden veya belirli bir noktada gerçekleşen eylemleri ifade eder. Aşağıda Past Continuous Tense’in oluşturma şekli ve kullanımıyla ilgili ayrıntıları bulabilirsiniz:
Gerund ve participle konu anlatımlarına da bakabilirsiniz.
Oluşturma
Olumlu Cümle
Özne + Was/Were + Fiilin -ing Hali + Nesne
She was studying for the exam.
Sınav için çalışıyordu.
Olumsuz Cümle
Özne + Was/Were + Not + Fiilin -ing Hali + Nesne
They weren’t playing basketball.
Basketbol oynamıyorlardı.
Soru Cümlesi
Was/Were + Özne + Fiilin -ing Hali + Nesne?
Were you watching TV last night?
Dün gece televizyon izliyor muydun?
Kullanımı
Geçmişte belirli bir süre boyunca devam eden eylemleri ifade eder.
Geçmişteki iki eş zamanlı olayı anlatırken bir eylem diğerine göre daha uzun sürerken kullanılır.
Geçmişte sürekli olarak gerçekleşen eylemleri, geçmişteki bir noktada gerçekleşen eylemlerle karşılaştırmak için kullanılır.
We were studying together at the library yesterday.
Dün kütüphanede birlikte çalışıyorduk.
She was cooking dinner while he was watching TV
O televizyon izlerken o akşam yemeği yapıyordu.
What were you doing at 8 PM last night?
Dün gece saat 8’de ne yapıyordun?
Dikkat Edilmesi Gerekenler
İ, he, she, it | was |
you, we, they | were |
Past Continuous Tense, geçmişteki bir noktayı vurgulamak veya başka bir geçmiş zaman yapısıyla birlikte kullanmak için kullanılır.
“Was” ve “were” yardımcı fiilleri kullanılırken, fiilin “-ing” hali eklenir.
Geçmişte sürekli olarak gerçekleşen eylemleri anlatmak için Past Continuous Tense kullanılır. Bu zaman şekli, olayları geçmişteki belirli bir süre veya belirli bir nokta bağlamında ifade etmek için kullanılır.
Geçmişte Sürekli Olarak Gerçekleşen Eylemler için Past Continuous Tense (Geçmiş Zamanda Sürekli) kullanılır. Bu zaman yapısı, geçmişte belirli bir noktada devam eden veya sürekli olarak gerçekleşen eylemleri ifade etmek için kullanılır.
Past Continuous Tense’in bazı zaman zarfları
While | iken |
When | zamanında |
As | olarak |
All day | bütün gün |
At that time | o zaman |
She was cooking while he was reading a book.
O kitap okurken o yemek yapıyordu.
They were playing soccer when it started raining.
Yağmur yağmaya başladığında futbol oynuyorlardı.
He was working as a teacher at that time.
O zamanlarda bir öğretmen olarak çalışıyordu.
I saw her at that moment.
O an onu gördüm.
They were studying all day yesterday.
Dün bütün gün çalışıyorlardı.
While I was sleeping. (ben uyurken)
While I was sleeping, the phone rang.
Ben uyurken telefon çaldı.
During the party.
parti sırasında.
They were dancing during the party.
Parti sırasında dans ediyorlardı.
At 6 o’clock (saat 6’da):
He was having dinner at 6 o’clock.
Saat 6’da akşam yemeği yiyordu.
We were living in New York at that time.
O zamanlarda New York’ta yaşıyorduk.
While they were talking.
onlar konuşurken.
While they were talking, I was listening.
Onlar konuşurken ben dinliyordum.
Bu zaman zarfları, geçmişte sürekli olarak gerçekleşen eylemleri belirtmek veya geçmişteki bir durumun ne zaman veya ne kadar süreyle devam ettiğini vurgulamak için kullanılır. Ancak, bu liste tamamlanmamıştır ve daha fazla zaman zarfı da mevcuttur. Kullanılan zaman zarfları, cümlenin anlamını ve zamansal ilişkiyi vurgulamak amacıyla seçilir.
Geçmişteki Alışkanlıklar
(Used to/Would)
İngilizce geçmiş zaman / Geçmişteki alışkanlıkları ifade etmek için İngilizce’de “used to” ve “would” yapıları kullanılır. Bu yapılar, geçmişte sürekli olarak gerçekleşen eylemleri veya alışkanlıkları anlatırken kullanılır. İşte “used to” ve “would” yapılarının oluşturma şekli ve kullanımıyla ilgili ayrıntılar:
Gerund ve participle konu anlatımlarına da bakabilirsiniz.
“Used to” Yapısı
Olumlu Cümle
Özne + Used to + Fiil
I used to play the guitar.
Eskiden gitar çalardım.
Olumsuz Cümle
Özne + Didn’t use to + Fiil
They didn’t use to go on vacation.
Eskiden tatile gitmezlerdi.
Soru Cümlesi
Did + Özne + use to + Fiil?
Did she use to live here?
Eskiden burada mı yaşıyordu?
“Would” Yapısı
Olumlu Cümle
Özne + Would + Fiil
He would always help his neighbors.
O her zaman komşularına yardım ederdi.
Olumsuz Cümle
Özne + Wouldn’t + Fiil
We wouldn’t go out late at night.
Gece geç saatlerde dışarı çıkmazdık.
Soru Cümlesi
Would + Özne + Fiil?
Would you visit your grandparents every summer?
Her yaz büyük ebeveynlerinizi ziyaret eder miydiniz?
Kullanımı
Geçmişteki tekrarlayan veya alışkanlık halinde gerçekleşen eylemleri ifade eder.
Geçmişteki alışkanlıkları veya durumları anlatırken kullanılır.
“Used to” ve “would” yapıları benzer anlamlar taşır ve genellikle eş anlamlıdır.
Would | daha çok tekrarlayan eylemleri veya alışkanlıkları ifade etmek için |
used to | daha genel olarak geçmişteki durumları ifade etmek için |
We used to go camping every summer.
Her yaz kamp yapardık.
When I was a child, I would visit my grandparents every weekend.
Çocukken her hafta sonu büyük ebeveynlerimi ziyaret ederdim.
She used to live in New York, but now she lives in London.
Eskiden New York’ta yaşıyordu, ama şimdi Londra’da yaşıyor.
They wouldn’t eat vegetables when they were young.
Gençken sebzeleri yemezlerdi.)
“Used to” ve “would” yapıları geçmişteki alışkanlıkları ve tekrarlayan eylemleri anlatmak için sıklıkla kullanılır. İkisi de geçmişteki durumları ifade etmede benzer bir işlevi yerine getirir, ancak kullanım bağlamına bağlı olarak tercih edilen yapı farklı olabilir.
Used to (alışırdı)
I used to play the piano when I was younger.
Gençken piyano çalardım.
They used to live in London before they moved to Paris.
Paris’e taşınmadan önce Londra’da yaşıyorlardı.
She used to visit her grandparents every summer.
Her yaz büyük ebeveynlerini ziyaret ederdi.
We used to go camping every weekend.
Her hafta sonu kamp yapardık.
Would
He would go for a run every morning.
Her sabah koşuya çıkardı.
They would always eat dinner together as a family.
Her zaman birlikte akşam yemeği yerlerdi.
She would often read books before going to bed.
Yatmadan önce sık sık kitap okurdu.
We would visit our relatives during the holidays.
Tatillerde akrabalarımızı ziyaret ederdik.
Bu zaman zarfları, geçmişte tekrarlanan alışkanlıkları ifade etmek için kullanılır. “Used to”, geçmişte sürekli gerçekleşen bir alışkanlığı ifade ederken, “Would” genellikle geçmişte tekrarlanan eylemleri veya alışkanlıkları ifade etmek için kullanılır. Her iki zaman zarfı da geçmişteki alışkanlıkları vurgulamak için kullanılır ve genellikle geçmiş zamanda kullanılır.
Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Eylemler
(Past Perfect Tense)
Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Eylemler için İngilizce geçmiş zaman/Past Perfect Tense (Geçmiş Zamanda Bileşik) kullanılır. Bu zaman yapısı, bir eylemin geçmişte başka bir eylemden önce gerçekleştiğini ifade etmek için kullanılır. Past Perfect Tense, bir olayın başka bir olaya göre geçmişte daha önce gerçekleştiğini vurgular. İşte Past Perfect Tense’in oluşturma şekli ve kullanımıyla ilgili ayrıntılar:
Gerund ve participle konu anlatımlarına da bakabilirsiniz.
Oluşturma
Olumlu Cümle
Özne + Had + Fiilin 3. hali (V3) + Nesne
She had already finished her work before he arrived.
O, o gelmeden önce işini zaten bitirmişti.
Olumsuz Cümle
Özne + Had + Not + Fiilin 3. hali (V3) + Nesne
They hadn’t seen each other for years.
Yıllardır birbirlerini görmemişlerdi.
Soru Cümlesi
Had + Özne + Fiilin 3. hali (V3) + Nesne?
Had you ever traveled abroad before that trip?
O seyahatten önce hiç yurt dışına seyahat etmiş miydin?
Kullanımı
Geçmişte bir olayın başka bir olaydan önce gerçekleştiğini ifade eder.
İki geçmiş olay arasındaki zaman ilişkisini belirtir, önce gelen olay Past Perfect Tense ile ifade edilir.
Bir olayın ne zaman veya ne kadar süreyle gerçekleştiğini belirtmek için kullanılır.

The train had already left when we arrived at the station.
İstasyona vardığımızda tren zaten gitmişti.
She had lived in Paris for three years before she moved to London.
Londra’ya taşınmadan önce Paris’te üç yıl yaşamıştı.
Had you ever visited that museum before it closed down?
O müzeyi kapanmadan önce hiç ziyaret etmiş miydin?
Dikkat Edilmesi Gerekenler
“Had” yardımcı fiili, tüm özneler için aynıdır.
Fiilin üçüncü hali (V3) kullanılır. Düzenli fiillerde “-ed” eklenirken, düzensiz fiillerin geçmiş zaman formları kullanılır.
Past Perfect Tense, bir olayın diğerine göre geçmişte daha önce gerçekleştiğini vurgular.
Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Eylemleri ifade etmek için Past Perfect Tense kullanılır. Bu zaman yapısı, bir olayın başka bir olaydan önce gerçekleştiğini vurgular ve geçmişteki zaman ilişkisini belirtir.
Past perfect ile kullanılan bazı zarflar
Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Eylemler için İngilizce geçmiş zaman/Past Perfect Tense (Geçmiş Zamanda Bileşik) kullanılır. Bu zaman yapısı, bir olayın geçmişte belirli bir noktada gerçekleştiğini ve başka bir olaydan önce gerçekleştiğini ifade etmek için kullanılır.
By the time | zaman gelince |
Before | önce |
After | sonra |
When | zamanında |
Once | bir kez |
Just | hemen |
Already | zaten |
Never before | daha önce hiç |
Ever since | o zamandan beri |
By the end of | sonuna kadar |
He had already finished his homework by the time I arrived.
Ben gelene kadar o ödevini zaten bitirmişti.
She had seen that movie before it was released.
Film yayınlanmadan önce o filmi görmüştü.
They had left the party after they had dinner.
Yemek yedikten sonra partiye ayrılmışlardı.
He had already left when I called him.
Onu aradığımda o zaten ayrılmıştı.
Once she had finished her presentation, she felt relieved.
Sunumunu bitirdiğinde rahatlamıştı.
By the end of the day, they had completed all the tasks.
Günün sonuna kadar, tüm görevleri tamamlamışlardı.
They had just arrived when the concert started.
Konsere başladığında hemen gelmişlerdi.
He had already eaten when I invited him for dinner.
Akşam yemeğine onu davet ettiğimde o zaten yemişti.
They had never seen such a beautiful sunset before.
Daha önce böyle güzel bir günbatımı görmemişlerdi.
They had been friends ever since they were in elementary school.
İlkokuldan beri arkadaşlardı.
Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Sürekli Eylemler
(Past Perfect Continuous Tense)
Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Sürekli Eylemler için İngilizce geçmiş zaman/Past Perfect Continuous Tense (Geçmiş Zamanda Bileşik Sürekli) kullanılır. Bu zaman yapısı, geçmişte bir noktada devam eden bir eylemi ifade etmek için kullanılır. Past Perfect Continuous Tense, bir eylemin geçmişte başka bir eylemden önce uzun bir süre boyunca devam ettiğini belirtir. İşte Past Perfect Continuous Tense’in oluşturma şekli ve kullanımıyla ilgili ayrıntılar:
Gerund ve participle konu anlatımlarına da bakabilirsiniz.
Oluşturma
Olumlu Cümle
Özne + Had been + Fiilin -ing Hali + Nesne
They had been working on the project all day.
Bütün gün proje üzerinde çalışıyorlardı.
Olumsuz Cümle
Özne + Had not been + Fiilin -ing Hali + Nesne
She hadn’t been studying French for very long.
O, Fransızca çalışmaya çok uzun süre devam etmemişti.
Soru Cümlesi
Had + Özne + Been + Fiilin -ing Hali + Nesne?
Had they been waiting for a long time when you arrived?
Sen gelene kadar uzun süre bekliyorlar mıydı?
Kullanımı
Geçmişte bir noktada devam eden bir eylemi veya durumu ifade eder.
Geçmişteki bir olayın belirli bir süre boyunca devam ettiğini veya devam ettiği bir noktayı belirtir.
Geçmişteki bir olayın ne kadar süreyle gerçekleştiğini vurgular.
She had been studying English for two years before she moved to the United States.
Amerika’ya taşınmadan önce iki yıl boyunca İngilizce çalışıyordu.
We had been living in that house since 2005.
2005’ten beri o evde yaşıyorduk.
Had you been waiting for a long time when the bus finally arrived?
Otobüs sonunda geldiğinde uzun süre bekliyor muydun?
Dikkat Edilmesi Gerekenler
“Had” yardımcı fiili, tüm özneler için aynıdır.
Fiilin “-ing” hali kullanılır.
Past Perfect Continuous Tense, bir eylemin geçmişte belirli bir noktada devam ettiğini ve öncesinde uzun bir süre boyunca gerçekleştiğini ifade eder.
Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Sürekli Eylemleri ifade etmek için Past Perfect Continuous Tense kullanılır. Bu zaman yapısı, geçmişteki bir noktada bir eylemin devam ettiğini ve öncesinde uzun bir süre boyunca gerçekleştiğini vurgular.
Past Perfect Continuous zamanı ile kullanılan bazı zarflar
Geçmiş Zamanın Belirli Bir Noktasında Gerçekleşen Sürekli Eylemler için Past Perfect Continuous Tense (Geçmiş Zamanda Bileşik Sürekli) kullanılır. Bu zaman yapısı, geçmişte belirli bir noktada sürekli olarak gerçekleşen bir eylemi veya bir durumu ifade etmek için kullanılır.
For | süre |
Since | zamandan beri |
All day | bütün gün |
Before | önce |
Until | kadar |
By the time | zaman gelince |
When | zamanında |
Just | hemen |
Already | zaten |
Recently | son zamanlarda |
He had been working on the project for three months when it was finally completed.
Sonunda tamamlandığında, o projede üç aydır çalışıyordu.
They had been living in that house since they got married.
Evli olduklarından beri o evde yaşıyorlardı.
She had been studying all day before the exam.
Sınavdan önce bütün gün çalışıyordu.
They had been practicing for hours before the performance.
Gösteriden önce saatlerce pratik yapıyorlardı.
He had been waiting for her until she finally arrived.
Sonunda o gelene kadar onu bekliyordu.
By the time they reached the summit, they had been climbing for hours.
Zirveye ulaştıklarında saatlerdir tırmanıyorlardı.
She had been sleeping when the phone rang.
Telefon çaldığında o uyuyordu.
They had just been discussing the plan before you interrupted.
Sen müdahale etmeden önce planı tartışıyorlardı.
He had already been waiting for an hour when the train finally arrived.
Tren sonunda geldiğinde o bir saattir bekliyordu.
They had been traveling a lot recently before they settled down.
Yerleşmeden önce son zamanlarda çok seyahat ediyorlardı.